Fikir için Benden ve Bizden'e teşekkürler :))
29 Temmuz 2011 Cuma
27 Temmuz 2011 Çarşamba
26 Temmuz 2011 Salı
22 Temmuz 2011 Cuma
20 Temmuz 2011 Çarşamba
19 Temmuz 2011 Salı
17 Temmuz 2011 Pazar
less is more
Bir hafta bir ay gibi geçti. Doya doya, sakin, telaşsız...
"Evde tatil" kulağa hoş gelmiyor ama aslında gayet de güzel bişey bence.
Yol yorgunluğu yok, kalabalık, gürültü, curcuna ve gereksiz yemek yemek yok. Herşey son derece sade, yavaş ve basit...
Benim gibi sürekli evinden ve çocuklarından uzak kalanlar bilir. Evde olmanın, çocuklarla olmanın her anı çok değerli ve özeldir. Ev kadınını özler, çocuklar annelerini. Kadın evinin her karışını ayrı özler, çocuklarına zaten hasrettir.
Velhasıl hep birlikte bunun tadını çıkardık.
(O değil de mesaj kaygılı başlık çok havalı oldu dikkatinizi çekerim. Yazının ruhuna uygun havalı başlık bulmuş blogcu huzuruyla ayrılıcam birazdan bu posttan.)
***
Tatilde instagram'dan yayındaydık :)) Valla orası da ayrı bir alem. Gizli bir buluşma yeri gibi. En sıradan fotoğrafların, aşırı havalı ve profesyonel çekim edasında sunulabildiği bir iphone uygulaması.
Bazıları kameradan, bazıları da instagram'dan süslenmiş fotolarımız:
Aşka gelmiş çocuklar!
![]()
Şuna bakın bi! Evin üçüncü çocuğu oldu resmen:) Abisinin yanına kıvrılmış bi güzel...
![]()
Bisikletini park eden ibişim :))
80'lerin Madonna'sının çocuk versiyonu :))
Ay küs yu...
Yakışıklı oğlum:))
![]()
Öğle uykusundan hemen önce...
"Evde tatil" kulağa hoş gelmiyor ama aslında gayet de güzel bişey bence.
Yol yorgunluğu yok, kalabalık, gürültü, curcuna ve gereksiz yemek yemek yok. Herşey son derece sade, yavaş ve basit...
Benim gibi sürekli evinden ve çocuklarından uzak kalanlar bilir. Evde olmanın, çocuklarla olmanın her anı çok değerli ve özeldir. Ev kadınını özler, çocuklar annelerini. Kadın evinin her karışını ayrı özler, çocuklarına zaten hasrettir.
Velhasıl hep birlikte bunun tadını çıkardık.
(O değil de mesaj kaygılı başlık çok havalı oldu dikkatinizi çekerim. Yazının ruhuna uygun havalı başlık bulmuş blogcu huzuruyla ayrılıcam birazdan bu posttan.)
***
Tatilde instagram'dan yayındaydık :)) Valla orası da ayrı bir alem. Gizli bir buluşma yeri gibi. En sıradan fotoğrafların, aşırı havalı ve profesyonel çekim edasında sunulabildiği bir iphone uygulaması.
Bazıları kameradan, bazıları da instagram'dan süslenmiş fotolarımız:
Aşka gelmiş çocuklar!
Şuna bakın bi! Evin üçüncü çocuğu oldu resmen:) Abisinin yanına kıvrılmış bi güzel...
Sevgili minnak mutfağım :))
Bisikletini park eden ibişim :))
80'lerin Madonna'sının çocuk versiyonu :))
Yakışıklı oğlum:))
Öğle uykusundan hemen önce...
15 Temmuz 2011 Cuma
Anne canavarı
Selam bebeyim, ben "anne canavarı".
Bazı kadınların içine kaçıyorum ve biliyor musun, tozu dumana katıyorum.
Genelde oyun parklarında, günlerde, kadınların bol olduğu ortamlarda takılırım. Oldukça kibirli ve acımasızım. Ruhunu ele geçirdiğim anneleri, acımasız birer iğneleme makinesine çeviririm. Başkalarının çocuklarını eleştirip, kendi çocuklarını övmek için her türlü numarayı yaptırırım onlara.
Karşıdaki anneleri ağlayacak noktaya getirene kadar konuşturabilirim ruhunu ele geçirdiklerimi. Peki tamam, ağlamasalar bile sonsuz umutsuz ve mutsuz kılabilirim karşıdakini. Çocuklarını aptal, kendisini yetersiz hissettirip, ölesiye üzebilirim.
Anneliği sidik yarışına dönüştürebilirim. Doğumdan girip, beslenme ve kilodan çıkabilirim. Uyku ve tuvalet eğitimi, hatta konuşma yeteneği üzerinden prim yapabilirim. Canını okurum karşıdaki annenin, hallaç pamuğu gibi atarım.
Ayarın allahını verdirtirim çevredekilere. Enn mükemmel, ennn pürüzsüz anne kılarım partnerimi. Kraliçe anne yaparım onu, taht yaparım, taç takarım, kuş kondurup ayağını yerden keserim, bandıra bandıra yerim.
Biliyor musun bebeyim, bazen ben bile korkuyorum kendimden...
Şşşşh baksana, az gelsene yanıma.
Seninki kaç yaşında?... Azıcık zayıf mı ne?
Bazı kadınların içine kaçıyorum ve biliyor musun, tozu dumana katıyorum.
Genelde oyun parklarında, günlerde, kadınların bol olduğu ortamlarda takılırım. Oldukça kibirli ve acımasızım. Ruhunu ele geçirdiğim anneleri, acımasız birer iğneleme makinesine çeviririm. Başkalarının çocuklarını eleştirip, kendi çocuklarını övmek için her türlü numarayı yaptırırım onlara.
Karşıdaki anneleri ağlayacak noktaya getirene kadar konuşturabilirim ruhunu ele geçirdiklerimi. Peki tamam, ağlamasalar bile sonsuz umutsuz ve mutsuz kılabilirim karşıdakini. Çocuklarını aptal, kendisini yetersiz hissettirip, ölesiye üzebilirim.
Anneliği sidik yarışına dönüştürebilirim. Doğumdan girip, beslenme ve kilodan çıkabilirim. Uyku ve tuvalet eğitimi, hatta konuşma yeteneği üzerinden prim yapabilirim. Canını okurum karşıdaki annenin, hallaç pamuğu gibi atarım.
Ayarın allahını verdirtirim çevredekilere. Enn mükemmel, ennn pürüzsüz anne kılarım partnerimi. Kraliçe anne yaparım onu, taht yaparım, taç takarım, kuş kondurup ayağını yerden keserim, bandıra bandıra yerim.
Biliyor musun bebeyim, bazen ben bile korkuyorum kendimden...
Şşşşh baksana, az gelsene yanıma.
Seninki kaç yaşında?... Azıcık zayıf mı ne?
11 Temmuz 2011 Pazartesi
Senin annen bir blogger'dı yavrum
Pino'dan duydum. kenditarzim.com'da Arwey defterlerin kapaklarına dilediğiniz bir baskıyı yaptırarak, istediğiniz tarzda bir defter sahibi olabiliyorsunuz. Ben de duyar duymaz ofiste yanımda bulunan bu çizimi yolladım hemen. Defterim bugün ulaştı. Aceleyle yazıyı hatalı yazmışım (blooger) ama olsun, çok güzel olmuş.
Siteden Pino'nun ve daha bir çok çizer ve/veya tasarımcının defterlerini sipariş edebilir ya da kendi çiziminizi yükleyerek size özel bir defter edinebilirsiniz.
editto: kenditarzım.com illa siyah olmak zorunda olmasa ya bu defterler. Mesela bu garip kutukafam arap oldu böyle negatif basınca. Bir hal çaresi yok mudur beyaz üzerine basmanın?
8 Temmuz 2011 Cuma
Kebap zamanı
Bir haftalık bir ara.
Soluk almaya, kendimi serin sulara bırakmaya, çocuklarımla oynaşmaya, masalımı boyamaya, hayaller kurmaya, evimin kadını olmaya gidiyorum.
Blog size emanet. Yeni masal için çizdiğim bu ördeği ve bebeği bırakıyorum oyalanın diye:))
7 Temmuz 2011 Perşembe
6 Temmuz 2011 Çarşamba
Herkes bana baksın istiyorum
Temsili foto: Silikonum var, gep gep gerinirim. (gettyimages)
"Afedersiniz hanfendi memelerinizi gördük, hayırlı olsun, ama artık biraz oturun, yoruldunuz valla" demek istedim bir an Pamela Anderson kılıklıya.
Onun için üzülüyordum. Onca para verip yaptırdığı koskoca memeleri havuz kenarındaki herkese göstermek için bi o yana bi bu yana yürümekten yorulmayan bir emek insanıydı o. Ayna etkisi yapan lameli bikinisi, kaynakla uzatılmış saçları ve tahrip gücü yüksek dev topuklu terlikleriyle, öğle güneşinin altında bu kadar çaba göstermesini çok takdir ediyordum.
Bi tek takdir eden ben değildim elbet. Bizim için düzenlenen bu estetik(!) gösteriyi tüm havuz halkı olarak gözlerimizi ayırmadan izliyorduk. Özellikle erkek izleyiciler, havuzda kafasını suya sokup poposunu havaya dikerek dalış gösterisi yapan ve "babaaağğğ! babağğğ!" bağkkk!" diye seslenen çocuklarını dahi duymaz halde konsantre olmuştu gösteriye. Havuz halkı olarak neredeyse coşkulu bir alkış patlatacak kadar neşelenmiştik.
O sıcakta o memeleri taşıma, topuklular üzerinde yürüyebilme ve bele kadar uzanan kaynaklı saçlarla havale geçirmeden durabilme, benim gibi sıradan kadınların yapamayacağı türden zor hareketlerdi.
İzlerken yorulmuştum. Plastik terliklerimi çıkarıp, kelebek tokayla tutturduğum saçlarımla, havuzda oynaşan çocuklarımın yanına serin bir sorti yaparken, koca memenin, saçındaki kaynaklar bozulmasın diye tüm gün havuza girmediğini farkettim. Günümüzü neşelendiren bu havuz emekçisine borçluydum. Onu az da olsa serinletebilmek için "ayaklarımı daha güçlü çırparak, şuna bir kaç damla su sıçratsam mı? diye düşündüm bir an. Tam harekete geçecekken ayağa kalktı. Turlama zamanıydı. Topuklularına binip, saçlarını sallayarak uzaklaştı.
1 Temmuz 2011 Cuma
Bebeklerim
Bu aralar tüm boş zamanlarımda yeni masal için çizim yapıyorum. Bu ise bir kaçamak.
Dün öyle tatlı bebekler sevdim ki, burnumda kokuları dururken, oturup bunları çizdim deftere :))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)